23 Ağustos 2012 Perşembe

taraklı

bayram gezisinin ilk durağı olan taraklı’ya (namı diğer mümkünlü)  gitmek için, istanbul/kavacık'tan girdiğimiz tem otobanından sakarya-antalya ayrımından ayrılıyoruz. direksiyonu bilecik-antalya istikametine doğru çevirdikten yaklaşık 20 km sonra  taraklı-göynük tabelalarını takip ederek yönümüzü doğuya doğru çeviriyoruz. rampalı ve iki yönlü trafiğin olduğu, ama oldukça sakin bir yolun manzarası görmeye değer. yolda ezine'den sonra yeni toskana vadimizi bulduğumuzdan bahsediyoruz.




yaklaşıyoruz

yaklaşık 10 yıl önce ilçe olmasına rağmen şehir girişlerinde olan ilçe tabelalarına rastlamadan bir anda taraklı'nın tam göbeğinde buluyoruz kendimizi. şehir içindeki yollar oldukça bozuk. düşünün biz geçerken toz kalkmasın diye itfaiye arabası yolları ıslatıyordu. yıllarca unutulup giden taraklı son yıllarda kültür bakanlığının yaptığı restorasyon çalışmaları ve sit alanı ilan edilmesiyle beraber turizmcilerin dikkatini çekmeye başlamıştır. nitekim şener şen'li ttnet reklamı burada çekilmeye başlanmış, reklam filmindeki adı mümkünlü'yle bir anlamda meşhur olmuştur.

ilk karşımıza çıkan yapı: kadirler konağı

 
ikinci durağımız kadirler konağı'nın yanıbaşında bulunan ve osmanlı sadrazamlarından yunus paşa tarafından 1517 yılında mimar sinan'a yaptırılan kurşunlu cami. bugüne kadar onlarca deprem gören cami ilk günkü gibi dimdik ayakta. sabahın erken saatlerinde olmamızdan ötürü caminin kapısı kilitli.


taraklı'daki eski yapılarla dolu sokaklarda bir yürüyüş bizi bekliyor.

tek açık mekan. bize uhut tatlısı dediğimiz buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıyı tattırıyor. pekmezi yoğun tahin-pekmez karışımını andıran bir tadı var. turistik bir kasaba olmasına rağmen, henüz insanların bunun bilincinde olmadığından bahsediyor. gezi öncesi yaptığımız araştırmada kahvaltı mekanı olarak seçtiğim ve bu dükkanın hemen üstünde yer alan murathan cafe kapalı ve hiçte açılacak gibi görünmüyor. ama acilen bu "kahvaltı krizi"ne çözüm bulmamız gerekiyordu. biraz benim zorlamamla taraklı'nın tarih kokan, ancak sabahın erken saatlerinde olmamızdan ötürü olacak boş sokaklarında turlamaya başlıyoruz. denklanşör çalışmaya devam ediyor bu arada.

hıdırlık tepesi ve hisarın yamaçları ile bu iki tepe arasındaki vadideki yemyeşil bir doğanın
içerisinde yer alan taraklı evleri uzun yıllar ayakta kalmıştır. tarihi evlerin genel karakteristiği osmanlı şehir dokusunu oluşturan üç katlı ev biçimidir.
 bu evlerin safranbolu ya da göynük evlerinden farkı hiçbirinin birbirine benzememesi, hepsinin kendine has tarzı ve boyası olmasıdır.
müze


taraklı, turizm olayının en başlarında daha. daha alacak çok yolu var. ama keyifli bir gezi oldu. birazda kahvaltı krizinin etkisiyle kısa kesip göynük'e doğru yola çıktık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder