31 Mayıs 2012 Perşembe

hiç kimse yok içimde


yüzüne bakmasam da başımı çevirsem de
seni her gördüğümde
inan ki senden başka hiç kimse yok içimde
ne kadar kırgın olsam, dargın olsam da bile
inan ki senden başka
hiç kimse yok içimde



30 Mayıs 2012 Çarşamba

zaman yavaşlıyor mu ne ?


özentisiz, gösterişsiz ve ölesiye yumuşak sesiyle keyifli ama bir o kadarda tehlikeli parçalar yapan chris isaak’ın 2009 yılında çıkardığı onuncu stüdyo albümü mr. lucky'nin ilk single'ı. tabi ki aşk ve onun yaşattığı hayal kırıklıkları temalı bir şarkı.

benim için elvis’in kayıp oğlu olan, sesiyle huzur veren, saatlerce dinleyip eşlik ettiren, bazen sadece sesiyle mutlu olduğumuz şükela bir adam.

zamanı yavaşlatmayı bırakın, durduran bir ses :) müzik piyasası garip adamların eline düştüğünden beri çıkmıyor böyleleri..

28 Mayıs 2012 Pazartesi

27 Mayıs 2012 Pazar

aziz istanbul

istanbul tüm güzelliklerin şehri olduğu gibi camilerin de şehridir.


26 Mayıs 2012 Cumartesi

herşey aslında bir yansımadır

güneşli bir riva günü
havanın güzelliğine rağmen denizde rüzgar var
dolayısıyla dalgalı bir deniz
eşek adası karşımızda
deklanşöre basmamak olmazdı

istanbulaşk

25 Mayıs 2012 Cuma

bir de sen çıktın başıma


acı veriyorsa


hayat kısa


buna karşı bizim ne yaptığımız önemli
sadece izliyor muyuz
yoksa kuşlarla uçuyor muyuz

23 Mayıs 2012 Çarşamba

gökyüzünün başka renkleri


gökyüzünün başka rengi de varmış! 
geç fark ettim taşın sert olduğunu. 
su insanı boğar, ateş yakarmış! 
her doğan günün bir dert olduğunu, 
insan bu yaşa gelince anlarmış.

cahit sıtkı tarancı

gemide


Bütün binaları deniz geri isteyecek
batan bütün memleketler gibi
deniz kumu eninde sonunda geri alacak
çaresi yok bunun…

[gemide-1999]


fenerbahçe mutluluğu


fenerbahçesiyle çok mutlu bir oğuzhan
akçokocadan bir an



elmas burnu adamı


paskalya adasında olunca olay oluyor
bizim riva'da olunca ses seda yok

uzaklara uçabileceğin kadar hızlı mı?


şiddetle "gidelim buralardan" diyen bir tracy chapman klasiği



21 Mayıs 2012 Pazartesi

iyi niyetinde bir sonu var


size kötü bir haberim var. 
bugün iyi niyetimin son kullanma tarihiydi. 

[donnie brasco]

17 Mayıs 2012 Perşembe

riva balıkçı barınağı-2


riva balıkçı barınağı
bu sefer daha güneşli bir hava

14 Mayıs 2012 Pazartesi

güzellik

aşk bu olabilir mi


otobüste gizlice birine bakmak istediğinizde
o kişininde size baktığını farkedersiniz

11 Mayıs 2012 Cuma

hukuk ve sanat




iki temel sorunu var insanlığın;
adaletsizlik ve anlamsızlık.
birine karşı hukuk’u bulduk, diğerine karşı sanatı.
ama insanlar hukuk’a ulaşamadı…
ve sanat insanlara…

hangisini öğrenecekler


kimse derisinin rengi, kültürel yapısı ya da inançları yüzünden başkasından nefret ederek doğmaz. insanların nefreti öğrenmeleri gerekir. nefret etmeyi öğrenebiliyorsa, sevgiyi de öğrenebilirler, çünkü sevgi insan kalbine diğer hislerden çok daha doğal gelir..


nelson mandela

10 Mayıs 2012 Perşembe

evrende bir nokta


dünya büyük mü dediniz :)
evrende bir nokta bile değiliz

8 Mayıs 2012 Salı

görmek lazım


anadoluhisarı gezmeleri

7 Mayıs 2012 Pazartesi

ütopya

kılavuza gerek yok, çoğumuz oradayız nasılsa.



















riva ruhunu kaybediyor

riva ruhunu kaybediyor

gözümüzün önünde yok olan ve tüm yetkililerin gözlerini kapadığı bir güzellik
yıllarca yıkılması için özellikle çaba gösterildi
yakınlarda da rant uğruna tamamen yok olacak



sezon sonu galibiyeti


beykoz1908 - alibeyköy 2-0

galibiyet güzel ama bize şampiyonluk finalleri yakışır.
seneye hedef 3. lig

gereksiz

3 Mayıs 2012 Perşembe

ikindinin elleri


ikindinin elleri

en dingin ve huzurlu zaman dilimidir ikindi. meltem, baharın kokusuyla dolaşır kül rengi sokaklarında şehrin. yokuşlara su serpilir hanımeli ferahlığıyla. notalar kavakların yapraklarında dağılır ve ıhlamur ağaçlarında yeniden toplanır. kanadına takılan umudu süzülerek dağıtırken bir martı, bir balıkçı teknesi nasibiyle yol alır mavinin kucağında. güneş, sarı gölgesini denize düşürürken kızılından da esirgemez göğü. daha bir hissedilir güneşin cömertliği o vakit. kimine hüznünden dağıtır, kimine sevincinden çaya şeker olur, kahveye köpük.

beyaz danteller örülür cam kenarında gecenin siyahını karşılamak için. sazlıklar tefekküre bürünür, kumsallar tespihini çeker umudun. rüzgârına peygamber nefesi karışır, gölgesine bir servinin sükûneti. postunu yere atar karınca, sırtını gün batımına dayar.

günün dengesidir ikindi, akşamın seheri! yalnızlığa selam vaktidir el ayak çekilmeden önce. bir çocuğun kâğıdına düşürdüğü resimdir. salıncağıyla göğe tırmanırken yanı başında bekleyen annesi ve başak tarlalarından geçerken yol boyunca hayallerini doldurduğu heybesidir

ve ikindinin elleri değer her yolcunun sırtına.

yumar gözlerini gündüzün. bir yeminin anahtarını bulmak üzere terki diyar eder gün. akşama serenat eder ikindi. bitişleri, sönüşleri, hiçliği ve tekliği anlatmak üzere geceye doğru yol alır.


[sevda çekim]

2 Mayıs 2012 Çarşamba

kuş ve göl


masalların ninnilerle yer değiştirdiği bir düş vakti, küçük kuş beyaz bir tüy takmış kanadına. uyumak yerine büsbütün açılmış gözleri. o masallardan biri, küçük kuşun kaçan uykusunu getirmek için daldan dala atlamış, dereler tepeler geçmiş.... kâh büyücü olmuş, kâh kartalın dev kanadı. en nihayetinde bir göl kenarında yakalamış uykuyu ve getirip küçük kuşun gözlerine bırakmış.

ve uyku sarıp sarmalamış küçük kuşu, gözlerinden kanatlarına sızmış. kaçarken yeniden göl kenarına, kuşu da beraberinde götürmüş. kuş, gözlerini açmış kanatlarını çırpmış, buz mavisi bir rüyada bulmuş kendini. üşümüş birden. etrafta kimsecikler yokmuş. uzunca bakmış kıpırtısız bekleyen göle .”uykuda mı yoksa?” “ya da küskün mü? “diye söylenmiş. 

sonra hızla havalanmış küçük kuş, dönüp durmuş gölün etrafında. konuşmak için birilerini aramış ve ısınmak için bir sıcaklık. çaresizce gelip konmuş yeniden gölün başucuna. 

“hey! neyin var senin? üşüyorum yanında?” ”…” ses yok. ayın gölgesi düşmüş göle, yıldızlar yanıp sönmüş, küçük kuş gagasıyla dokunmuş, yine ses yok. bir masal perisi sarıya biraz kızıl katmış, getirip bırakmış kuşun kanadına. kuş, kanatlarıyla dokunmuş bu kez.” konuş benimle ne olur, çok yalnızım üstelik senin için buradayım.” 

göl durgunluğunu korurken derin bir keder yer etmiş küçük kuşun gönlünde. biraz maviden biraz da yeşilden getirmiş bu kez de masal perisi. renklenen kanatlarına gömmüş başını küçük kuş. günler ve gecelerce beklemiş. ve bir hüzün vakti, umudunu kaybetmek üzereyken gitmeye karar vermiş. kanat çırpıp havalandığı sırada beyaz bir tüy düşmüş ortasına gölün. işte o vakit ses vermiş durgun göl: 

“gitme!”

[sevda çekim]

sevda sözleri


söz ki, kalbe giden her yoldan geçer

kibrit


bazı mutluluklar kibrit çöpü kadar sürüyor.. 
artık ne kadar yanarsa…