30 Nisan 2013 Salı

trilye

bursa'ya uzaklığı 45 km olan marmara denizi kıyısında mudanya'ya bağlı küçük bir kasaba trilye.  eski isimleri türkçeleştirme hastalığımız burasının adını da zeytinbağı yapmış ama bu ismi kimse kullanmıyor. mudanya'dan 12 km uzaklıkta ama dar bir yolla ulaşılıyor. şehre girişte belediye görevlileri ellerinde makbuzlarla hangi hizmeti sunmuşlarsa onu bilemiyorum ama 5 tl park ücreti alarak şehre hoş geldiniz diyorlar.

kilisesi, camisi, muhteşem manzarası olan çamlıkahveyi ve eski sokaklarını gezerek trilye turunu tamamlıyorum. güzel ve sessiz bir yer burası, tavsiye ederim. araçsız gelecekler için de yenikapı'dan feribotla mudanya'ya, oradan dolmuşla trilye'ye olunca ulaşımda sanıldığı kadar zor değil. fotoğraf makinesinin deklanşörüne basıyorum ve aşağıdaki kareler ortaya çıkıyor.







29 Nisan 2013 Pazartesi

iznik

bursa turuna, daha önce görmeyi istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım çinileriyle ünlü iznik’e uğrayarak başladım. benim izlediğim rotayla istanbul’dan iznik 208 km. eski adı tem olan anadolu otoyolu’ndan izmit batı çıkışı'ndan çıkıp, önce gölcük sonra karamürsel üzerinden iznik yoluna giriliyor. bu yol oldukça dar ve iniş çıkışlı ama manzaralı bir yol. eskilerde kalmış bir yol sanki. yaklaşık 35 km’lik bir mesafeyi aştıktan sonra iznik gölü kıyısındaki boyalıca köyüne varıyorum. yolun buradan sonraki kısmı daha kolay.
iznik gölün kıyısında oldukça eski bir yerleşim. şehir aslında eski bizans surlarıyla çevrili ve 4 tane ana giriş noktası var, buralarda da eskiden kalma bazı bölümleri yıkılmış ama adları günümüze kadar gelen kapılar var. kuzey-güney yönündeki atatürk caddesi ile doğu-batı eksenindeki kılıçarslan caddesi'nin şehri adeta 4’e bölmesi gezmek için buraya uğrayanların işini kolaylaştırıyor. bu iki caddenin kesiştiği yani şehrin tam ortasında da ayasofya cami bulunmakta. ben tura göl kıyısından yani gölkapı dedikleri yerden başladım. yürüyüş yolları ve piknik alanları oluşturulmuş sahil oldukça güzel. şanssızlığım burada da kendisini gösteriyor. gölün üzerinde yoğun bir sis bulunmakta ve görüş açımı oldukça kısıtlamakta.


sonraki güzergahım ı. murat hamamı. içeride restorasyon çalışmaları devam ediyor. hanın bahçesinde küçük çini eşyalar satan dükkanlar ile cafe var. cafede verdikleri şehir haritası oldukça yararlı bir kaynak. hamamın içerisinde küçük bir iznik maketi de bulunmakta.

 
buradan iznik’in sembolü sayılan yeşil cami'ye gitmek için yola çıkıyorum. yeşil camiye giden yol üzerinde zeytinciler var, buradan kaliteli ve ucuz zeytin alınabilir. adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden alan bu tek kubbeli camiyi ziyaret ediyorum. gördüğüm en estetik camilerden biri. yeşil cami etrafındaki alan yeniden tasarlanıyor. hemen yakındaki iznik müzesi'ndeki çalışmalar devam ediyor ve ziyarete kapalı. hemen aynı alanda 1491 yılında yapılan ve yunan işgali sırasında zarar gören ve daha sonra tadilat geçiren şeyh kudbeddin camii yer almakta.


cami ziyaretinden sonra şehrin doğu yönündeki giriş kapısı olan lefke kapısı'na gidiyorum. çeşitli zamanlarda yapılan 3 kapı ardarda duruyor. birkaç kare alıp şehrin sokaklarına dalıyorum.

sokak gezilerim beni ayasofya camisine getiriyor. şehrin tam ortasında kiliseden camiye çevrilmiş bir yapı burası. buradaki küçük gezimi tamamlayıp bursaya doğru yola çıkıyorum.
mahmut çelebi camisi



nihayetinde dünyada benzeri olmayan çinileri, camileri, konsili, etrafını çeviren surları ve gölüyle ülkemizde görülebilecek en ilginç yerlerden biri. bütün olarak baktığınızda karşınıza çıkan resim güzel olmayabilir ama detaylar harika.. keşke bu harika detaylara bizde bir şeyler ekleyebilseydik.