nemrut gezisi

istanbul sabiha gökçen havaalanından kalkan uçağımız iyi bir yolculukla 7.30 gibi urfa havaalanına indi. urfa havaalanı diyorum ama şehre 35 km uzaklıkta. o kadar boş yer dururken niye bu kadar uzağa yapmışlar anlayamadım doğrusu. havayolu şirketlerinin urfa halkını uçağa alıştırma çabalarından olsa gerek, bir hafta önce biletlerimizi almamıza rağmen fiyatlar gayet iyiydi (iki kişi gidiş/dönüş 430 tl). havaalanından çıkıp ekiple buluşma noktası olan siverek'e nasıl giderizi düşünmeye başlamıştık. neyse otostop yapmayı bildiğimizden diyarbakıra giden bir araca bindik. yaklaşık 45 dakika sonra urfanın en büyük ilçesi siverek'teydik.

diyarbakır'dan gelecek ekibi beklerken güneydoğunun bu kalabalık ama bir o kadarda sıkıcı ilçesinde sıkıntıdan patladık. burda yapılabilecek en iyi şey telefonla uğraşmak galiba. nüfusu 130 bin olan bir köy adeta burası. oturacak bir yer ararken kanlıkuyu parkı denilen yerde soluğu aldık. 2 tane gazeteyi ilanlarına kadar okumamıza rağmen vakit geçmiyordu. hava sıcaklığından hiç bahsetmiyorum 45 derece falandı galiba

neyse ki ekip 12.00 gibi geldi de kurtardı bizi. mercedes minibüs bu tür geziler için ideal bir araç. ekip öyle bir organize olmuş ki. sanırsın nemrutu fethetmeye gidiyoruz :)  siverek'ten nemrut'a gidebilmek için atatürk barajını geçmek gerekiyor. bu geçişte tabi feribotlarla sağlanıyor. siverek'ten 37 km sonra atatürk barajı kıyısına geliyoruz. baraj gölü göründükten sonraki manzaralar çok güzel.

karşıya geçişler bu küçük feribotlarla sağlanıyor. geçiş ücreti otomobiller için 10 tl. kişi başı da ücret alıyorlar sanırım. 10-15 araç alan feribotlarla yaklaşık 30 dakikada barajın adıyaman tarafına geçiyoruz. feribot güzergahının hemen yanıbaşına yeni bir köprü yapılıyor. atatürk barajı devasa bir baraj. deniz gibi adeta. ama heryer bomboş.

karşıya geçtikten sonraki ilk durağımız karakuş tümülüsü yani kadınlar anıt mezarı. milli parkın güneybatısında adıyaman-kahta girişinde bulunan, kommagene kralı  tarafından annesi adına yaptırılan anıt mezar, sütun üzerindeki kartaldan dolayı karakuş tümülüsü olarak anılmaktaymış.

şöför görünümlü rehber. hem araç kullandı, hem gittiğimiz yerler hakkında bize bilgiler verdi. her yeri iyi bilmesinin büyük avantajı var.

ekip 4 sene sonra bir araya gelince birlikte fotoğraf  çektirmemek olmazdı.

cendere köprüsü ya da septimius severus köprüsü. ya da benim deyimimle "sevdimmi tam severim köprüsü". adını roma imparatoru septimius severus'tan alan köprü ulaşıma kapalı. altından geçen cendere çayının berraklığı cezbedici.

cendere köprüsünden sonra sıradaki yer yeni kale

adıyaman’a 60 km uzaklıkta olan ve kommageneler tarafından inşa edilen kaleyi tadilat nedeniyle gezemedik.

yeni kaleyi gezemedik ama hemen yakınlardaki şelaleyi gezmek, soğuk sularına girmek nasip oldu. nemruta gidecek olmasaydık, biraz daha takılırdım burada.

nemrut

nemrut dağı, adıyaman’ın kahta ilçesinde dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş konik bir tümülüsün bulunduğu, 2150 m yüksekliği, on metreyi bulan heykelleri ve metrelerce uzunluktaki kitabeleri ile unesco dünya kültür mirasında da yer alan antik bir şehir.

I. antiochos kommagene’nin en önemli kralıdır. antiochos yeni bir din kurmayı planlamış, batılıların, yani yunanlıların dini ile doğulu herslerin dinini birleştirmeyi amaçlamıştır. böylece bir dünya dini yaratacak, nemrut dağı’nı onun merkezi yapacak ve bu dinin buradan tüm dünyaya yayılmasını sağlayacaktı. kendisi de bu sayede tüm dünyaya hükmedecek ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır. bu nedenle kendisini tanrı ilan etmiştir.

bu ansiklopedik bilgiden sonra esas konuya gelelim. nemrut'ta bir yere kadar araçla gidiliyor, sonrasında tabana kuvvet. yaklaşık 500-600 m'lik dik bir yoldan sonra zirveye ulaşıyoruz. dağın doğu ve batı yönlerinde olmak üzere iki tane terası var (antiochosun yunan ve pers medeniyetlerine ithafen yaptırdığı söylenir). iki terasta da heykeller aynı sırayla yer alıyor.


burada güneşin batışı ve doğuşunun seyrine doyum olmaz deniyor. bizim şanssızlığımız havanın kapalı olmasıydı.

nemrut diyip geçmemek lazım, hz. ibrahim'i ateşe atan kişi olur kendisi (bknz urfada'ki balıklıgöl). bir rivayete göre de nemrutun kızı zeliha ibrahim'e inanmış ve ateşe atılmasın diye o kadar çok ağlamış ki, göz yaşlarından balıklı göl'ün yanındaki aynzeliha gölü oluşmuş.

hikayeye göre kendini tanrı ilan eden kibirli nemrut'un burnuna veya kulağına bir sivrisinek kaçar. sivrisineğin hareketleri günden güne nemrut için dayanılmaz hale gelmiş ve nemrut'un ölümü bu yolla olmuş.

zirveden herkese selam

zirveye çıkışı zor olduğu gibi inişi de zor nemrut'un. taşlı yolda dikkat etmek gerek. zirveden indikten sonra yaptığımız kamp ve mangal ziyafeti. daha önemlisi dost meclisi..




gezinin urfa bölümü

siverekten klimasız bir minibüsle urfaya geldik (bu güzel yolculuğun bedeli kişi başı 7 tl). yorgunluğun ve sıcak havanın etkisiyle hemen kalacağımız otele yerleşmeye karar verdik.  akşam olunca da yemek için mehmet yaşin'in de önerdiği kaldığımız dedeman otel'e yürüyüş mesafesindeki sevgi ciğer salonu'na gittik.

eski bir ev olan mekan urfa'nın en iyi ciğercilerinden biri. bakır kaplarda servis edilen ciğer ve mezeler ile bakır tasta gelen ayran nefis. fotoğraftaki 2 kişilik masanın fiyatı ise daha mükemmel (20 tl).

akşam yemeğinden sonra hem balıklı göl'ü gezmek, hemde tatlı yemek için urfa çarşısında dolaşmaya başladık. gezintilerden sonra gümrük han'da bulunan hacı abdurrahmanoğulları künefe salonuna gittik. porsiyonların büyüklüğü ve künefedeki peynir miktarı alıştığımızın ötesinde iken ödediğimiz fiyat 2 künefe için 10 tl. 

saat 12'ye gelmesine rağmen urfa çarşısı oldukça kalabalıktı. çarşıdan hediyelik bir şeyler aldık. güneydoğunun bu güzel şehrine bir daha ama müstakil bir gezi için gelmek lazım.

sonrasında otele varış ve sabah havaş servisle (10 tl) önce havaalanı, sonrasında istanbul....