bayramın ilk günü bayram ve
kurban telaşına düşünce herkes, bende güzel havanın etkisiyle “elde kamera”
araziye doğru yol aldım. 3. koydan sonraki yağdere kumsalında biraz vakit
geçirdim. insanoğlunun denize attıklarını, denizin “bunlar sizin çöpleriniz”
diyerek karaya vurduğu kumsalı fotoğraflamaya çalıştım.
bir kapı vardı anahtarını bulamadığım bir perde vardı arkasını göremediğim derken biraz kelam "ben ve sen üzerine" sonra sanki ne sen kaldın, ne de ben
… bir hayalim var. gün gelecek, 4 büyük çocuğum derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekler bu ülkede. minicik beyaz erkek ve kız çocuklarıyla, minicik siyah erkek ve kız çocukları kardeşçe el ele tutuşabilecekler…
3 haftalık bir festivaldi ama ben her zamanki gibi son gününe yetişebildim. tepebaşında trt binasının hemen yanındaki festival; beyoğlu belediyesi tarafından düzenleniyor ve 75 sahaf katılmış. festivalde kitapların yanı sıra tarihe tanıklık eden dergiler, yazılar, eski fotoğraflar, filmler, tiyatro afişleri, plaklar, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da stantlarda yer aldı.
bol bol kitap, fotoğraf, plak baktım. eski dostlarla karşılaştım bol bol. o zamanlar bizim için büyük anlam ifade eden dergiler, gazeteler, kartpostallarla haşır neşir oldum. kimin ne zaman çektiği belli olmayan fotoğraflara bakındım. arada da fotoğraf çekmeyi unutmadım tabi.