1 Temmuz 2012 Pazar

seninle mutsuzluğa da varım
















esra: niye geldin?

behzat: sen niye ağladın?

esra: geçti gitti boş ver.

behzat: geçmedi, gitmedi, sen niye ağladın?

esra: behzat sen akıllı bir adamsın. ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba.

behzat: hea.

esra: ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. bu işin sonu yok, belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli değil, senin umrunda değil. ağladım; çünkü seninle konuşamadım. ağladım; çünkü sen beni görmüyorsun ve ben seni seviyorum.

behzat: ama ben bunu bilmiyordum.

esra: bilmiyorsun. tabi nerden bileceksin… sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun… senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım behzat?

behzat: yok… yapamam ben.

esra: haklısın, cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? hayatımda tanıdığım en korkak adamsın… herkese meydan okuyorsun ama kendi duygularından korkuyorsun. geçmişe saplanıp kalmışsın. en büyük felaketler senin başına gelmiş değil mi? en büyük acıları sen çekmişsin, ben hiç bir bok bilmiyorum ki… acı nedir bilmem, yalnızlık nedir bilmem… dünyanın ekseni kaydı behzat! on iki santim yerinden oynadı, sen bana bir santim bile yaklaşmadın… saplantılısın.

behzat: hea. bak ne güzel söyledin, saplantılıyım ben. benden bir bok olmaz. biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle.

esra: mutsuz olalım, ne var? biz de mutsuz oluruz. ben seninle mutsuzluğa da varım.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder